Kristal Kafatası Efsanesi

     Orta Amerika medeniyetleri denilince akla gelen şeylerden birisi şüphesiz kristal kafatasları. Bu kafatasları yıllarca filmlere ve kitaplara konu olmuş, bir gizem haline gelmişti. Günümüzün teknolojisiyle bile yapılamayacağı iddia edilen bu kafataslarının olayı neymiş? Gelin birlikte öğrenelim. 

     Kristal Kafatasları


     Kristal kafatasları Orta Amerika uygarlıklarına ait olduğu düşünülen ve bilinmeyen bir teknolojiyle yapıldığı varsayılan çeşitli boyutlarda toplam 13 tane kafatasıdır. 1850' li yıllardan sonra Orta Amerika' da yapılan kazılarda keşfedilmiştir. Kafatasları 20. yüzyılın dünyasında büyük gizem yaratarak çeşitli komplo teorilerine sebebiyet vermiştir.

Kimilerine göre uzaylılar 12 bin yıl önce dünyayı ziyaret ettiğinde Maya, Aztek, İnka gibi uygarlıklara medeniyeti getirmiş onlara bu kafataslarını vererek doğaüstü güç kazanmalarını sağlamıştı. Kimilerine göreyse bu kafatasları 3600 yıl öncesine aitti ve Amerika uygarlıkları dini ayinlerde kullanıyordu veya onlara tapıyordu.

Elbette bunlara inanmayanlar da vardı. Başka kimselerse kafataslarının sahte olduğuna inanıyor ve fantastik düşünceleri reddederek olaya daha gerçekçi yaklaşıyordu.



 
Kafataslarının bu kadar meşhur olmasını sağlayan şeyse Albert Mitchell-Hedges' in keşfettiği 13 cm yüksekliğinde, 18 cm uzunluğunda ve 13 cm genişliğindeki meşhur kafatasıydı.

Mitchell-Hedges Kafatası


     Frederick Albert Mitchell-Hedges babasından kalan mirasla zengin olmuş bir iş adamıydı. Fakat aynı zamanda bilimi ve macerayı da çok seviyordu. Hayali bir kaşif olmaktı. İşlerini düzene soktuktan sonra 1924 yılında bugünkü Belize ülkesinde yapılan bir kazıya fınansman oldu. 1927 yılında devam eden kazılarda ormanda antik bir kent bulmayı başardı. Antik kent tapınağında yapılan kazılar sırasında üvey kızı Anna ile yıllarca komplo teorilerine sebebiyet verecek kristal kafatasını buldu.




Yetişkin bir insanın kafası boyutundaki Mitchell-Hedgets kafatasının keşfi 1943 yılında tüm dünyaya açıklandı. Birçok bilim insanı kafatası üzerinde incelemeler yapmak istese de Albert sadece kendi onayladığı isimlerin incelemesine izin verdi. İnceleyen uzmanların iddiasına göre kafatası kuvarstan yapılmış, 12 bin yıl öncesine aitti ve üstünde hiçbir iz yoktu. Bu yüzden 20. yüzyılda buna benzer bir kafatası yapmak imkansızdı. 

Bu bilgileri öğrenen çoğu insan kafatasının çok üstün bir medeniyet tarafından yapıldığına inanmaya başlamıştı bile. Onları dinleyen fazla insan olmasa da kafatasının Almanya' da ki kuvars ustaları tarafından yapıldığını söyleyen zıt görüşlü bilim insanları da bulunmaktaydı.

Albert ve kızı Anna yıllarca başka bilim insanlarının kafatasını incelemesine izin vermedi. Çünkü onlara göre bu kafatası özel güçlere sahipti ve kötü insanların eline geçmemeliydi. 




1950' li yıllarda British Museum kafatasını sergilemek istedi. Mitchell-Hedges ailesi bu teklifi ilk başta kabul etmese de gelen ısrarlara dayanamayıp müzede birebir kopyasının sergilenmesine izin verdiler. Aile 1973 senesinde tekrardan kafatasını onaylattığı laboratuvarlarda inceletti. Yapılan incelemelerin sonucu 1940' lı yıllarda yapılan incelemeyle aynıydı. Böylece kafatası gizemini uzun yıllar korumaya devam edecekti. Ta ki 2007 yılına kadar.

Albert' in üvey kızı Anna Mitchell-Hedges öldükten sonra eşi Homann, 2007 yılında uzmanlarla birlikte kafatasını inceledi. Yapılan incelemelerde kafatasının değil ama yapıldığı kuvarsın 12 bin yıllık olduğu sonucuna varıldı. Ayrıca kafatasında 20. yüzyılda yapıldığını gösteren torna ve zımpara izlerine rastlanıldı. 

Albert' in 1940' lı yıllarda kardeşine yazdığı mektupta kafatasını bir antikacıdan aldığını itiraf ettiği de sonradan açığa çıktı.

Yani anlaşılacağı üzere Frederick Albert dünyaya yalan söylemişti ve ailesi bu yalanı yıllarca devam ettirmişti. Kısacası Mitchell-Hedges ailesi bir sahtekardı. 



Diğer Kafatasları


     Mitchell-Hedges kafatası dışında üç tane daha büyük kafatası bulunmaktadır. Bunlar; 

Smithsonian Kafatası

1992 yılında Smithsonian Enstitüsü' ne bilinmeyen birisi tarafından kristal kafatası postalanır. Gönderici tarafından Aztek medeniyetine ait olduğu belirtilen kafatası Ulusal Doğa Tarih Müzesi' nde 19. yüzyılda yapılmış sahte bir kafatası olarak sergilenmektedir. Ayrıca kafatasları içinde en büyüğü budur. Tam 14 kg ağırlığında ve 38 cm yüksekliğindedir. 

Paris Kafatası

Eugene Boban isimli antikacı tarafından Alphonse Pinart' a satılır. Yapılan araştırmalar sonucunda 1740 yılında kesilmiş bir kuvars taşının 1890' lı yıllarda oyulmasıyla yapıldığı tespit edilir. 



British Museum Kafatası

İlk olarak 1881 yılında antikacı Eugna Boban' ın dükkanında görülür. Aztek eseri olarak belirtilen kafatası birkaç kişinin elinde dolaştıktan sonra British Museum' da sergilenmeye başlanır. Müze tarafından 1800' lerin ortalarında yapıldığı belirtilen kafatası Micthell-Hedges kafatasına benzemektedir.




Küçük kafataslarının ise bazıları gerçekten Orta Amerika uygarlıklarına aitti. Fakat çok ilkeldiler ve söylendiği gibi doğaüstü özellikleri falan yoktu. 




     Kafataslarının birkaçı dışında hepsi Avrupa' da zenginlere satılmak için yapılmıştı. Çünkü 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa zenginleri o bölgedeki kazılarla fazla ilgilenmekteydi. Daha sonra bazı sahtekarlar kafatasları üzerinden prim yaparak gizemler üretti ve insanların büyük bir bölümünü kandırmayı başardı. İşin özü her şey koca bir yalandan ibaretti.


Bayramınız mübarek olsun.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar